Tendeki dövme geçer, ruhtaki kalır, ben yağmurla dövüldüm.
İyisi mi yeşil erik yeme artık, karnın ağrıyınca bana küsme.
Demişti de şair,
Ben ona kanmayacak kadar
Kan/mıştım zaten çoktan kendime
Yaramaz bir adalı kızım ben
Uslanmadan
daha olmamış yeşil eriklerden
yedim bin-kilolarca
Bin metrelik ağaçlara tırmanıp
-da üstelik
karnım ağrıyınca küsmedim ben kimseye
Yağmurla dövüldüm de uslanmadım
yine de
ıslanmaktan
yine yine
şemsiyesiz çıktım ben balkona
karnımın ağrısı ondan
hırkanı giy demişti annem
dinlemedim
olmamış erik yeme demişti annem
dinlemedim
küseceksen bana küs demişti martı
dinlemedim
tendeki dövme geçer demişti şair
dinlemedim
ruhtaki kalır demişti şair
dinlemedim
kendi düşen ağlamaz demişti, dedem
bilemedim
Tüm yara izlerimi
kendime armağan
ediyorum.