10 Şubat 2009 Salı

Suyun Ayak İzleri


İki çalgıcı ve ben…
İki hayalet çalgıcı ve ben…
Çıplak kalmıştım, susuz kalmış pencere önü çiçeği gibi, kurumuş tenime "suyun ayak sesleri” ni okuyordum… Sisliydim, ses-sizken ve sen-sizken bile üstelik…
Yalnızken ve yalınayakken de hatta… Sisliydim, sis çökmüşken bensizliğime, diz çökmüşken, en çok bildiğim duayı okurken, mavi fayans kaplı kıbleme dönükken…

SİSliydim- Yalnızdım, en çok yalnızken çıplak olmanın inanılmaz tahrik edici tadını alıyordum,
Yalnızdım, yalnız akşamlardan birinde daha… Sisliyalnız ve en çok da korkaktım:
bedenimden çıkan canavarın karşısında, mağlup ve korkaktım…
Sonra, kalktım…Elimi yüzümü yıkadım…
Bir kaset koydum, bir kadın türkü söylerken içli ve yağmurlu
ben“Suyun Ayak Sesleri”ni dinledim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder